“TÜRKİYE’NİN DEPREM GERÇEĞİ DEPREM BÖLGELERİ HARİTALARI VE DEPREM YÖNETMELİKLERİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ” KİTABI
Prof. Dr. Süleyman PAMPAL ve Dr. Bülent ÖZMEN tarafından hazırlanmış olan “Türkiyenin Deprem Gerçeği Deprem Bölgeleri Haritaları ve Deprem Yönetmeliklerinin Tarihsel Gelişimi” isimli kitap ile Türkiye’nin Deprem tarihi belgelendi. Kitapta; mühendislik sismolojisindeki gelişmeler, tektonik ve sismotektonik bulguların ve deprem kayıtlarının artması gibi nedenlere bağlı olarak Bakanlar Kurulu kararları ile yürülüğe girmiş olan 1945, 1947, 1963, 1972 ve 1996 tarihli Deprem Bölgeleri haritalarına ve bu haritalara bağlı olarak 1940 yılı talimatnamesinden sonra 4623 sayılı kanuna dayanarak deprem bölgelerinde yapılacak yapılar için hazırlanmaya başlanan ve zaman içinde 1947, 1949, 1953, 1961, 1968, 1975, 1996, 1997, 1998 ve 2007 yıllarında dünyadaki gelişmeler ve ülke ihtiyaçlarına bağlı olarak yürürlüğe sokulan Deprem Yönetmeliklerine, resmi gazete, bakanlar kurulu kararları, cumhuriyet arşivi ve bir çok kamu kurum kuruluşun arşivi taranarak elde edilmiş bir çok resmi belgeye yer verilmiştir. Kitap toplam 1028 sayfadır.
Ayrıca kitabın ekinde verilen CD ile binanın yapım tarihini girerek hangi yönetmeliğe göre yapılmış olması gerektiği, yerleşim biriminin adını yazarak 1945, 1947, 1963, 1972 ve 1996 tarihli deprem bölgeleri haritalarında hangi bölgeye düştüğünü bulma, il il deprem bölgeleri ve fay haritalarını inceleme, deprem terimleri sözlüğünde kelime arama, deprem ile ilgili herkese faydalı olabilecek birçok bilgiye ulaşma, 1996, 1972, 1963, 1947 ve 1945 deprem bölgeleri haritaları ve Türkiye Diri fay haritasını kitabın ekinde verilen büyük boy harita üzerinde görme gibi bir çok bilgiye ulaşma mümkün hale getirilmiştir.
Bu çalışma ile, değişik tarihlerde yapılmış konutların hangi derecedeki deprem bölgesinde olduğu ve hangi yönetmeliğe göre yapılmış olması gerektiğini belirlemek, geçmiş tarihli yönetmelik ve haritalar ile ilgili inceleme ve çalışmalar yapabilmek, geçirdikleri evreler hakkında bilgi sahibi olmak, harita ve yönetmeliklerdeki farklılaşma ve farklılaşmanın kapsamı yapı stoku üzerindeki etkisi gibi çalışmalarda bulunabilmek olanaklı hale getirilmiştir. Ayrıca bu çalışmanın deprem sonrası gerek inşaat yapımcıları ve gerekse yerel yönetimlerle vatandaşlar arasında yaşanan hukuk sorunlarını çözmede önemli bir işleve sahip olacağı düşünülmektedir.
Kitap hakkında detay bilgilere bu linkten ulaşabilirsiniz……………
ANKARA’NIN DEPREM TEHLİKESİ VE RİSKİ ÇALIŞTAYI BİLDİRİLER KİTABI
İÇİNDEKİLER
Çalıştayın Amacı …………………………………………………………………………………………………………………….. 7
Açılış Konuşmaları…………………………………………………..…………………………………………………………. 13
Ankara ve Çevresinin Deprem Kaynakları …………………………………………………………………………………… 33
Prof.Dr.Ali KOÇYİĞİT
Tartışma…………………………………………………………………………………………………………………………………. 48
Ankara’nın Depremselliği …………………………………………………………………………………………………………… 55
Prof.Dr.Süleyman PAMPAL, Bülent ÖZMEN, Dr.Mustafa KOÇKAR
Tartışma ………………………………………………………………………………………………………………………………….. 71
Ankara Kentinin Zemin Özellikleri …….…………………………………………………………………………………………… 75
Dr.Ünsal SOYGÜR
Tartışma…………………………………………………………………………………………………………………………………… 86
Ankara için Deprem Senaryosu ………………………………………………………………………………………………….. 87
Bülent ÖZMEN
Tartışma ………………………………………………………………………………………………………………………………….. 104
Ankara için Risk Azaltma Planlaması Esasları ………………………………………………………………………………. 105
Oktay ERGÜNAY
Ankara Depreme Hazır mı? Paneli………………………………………………………………………………………………. 115
Ankara Yöresi Zayıf ve Kuvvetli Yer Hareketi Kayıt Ağının Kurulması ……………………………………………….. 147
Arş.Gör. Ahmet Cem Gel, Gülçin Başkaya
Çalıştaydan Fotoğraflar……………………………………………………………………………………………………………… 155
Kitabı bu linkten indirebilirsiniz……………….
17 Ağustos 1999 Marmara Depreminin 10. yılında Hayatını Kaybedenlerin Anısına
DEPREM DOĞAL AFET MİDİR? DEPREMLERLE BAŞ EDEBİLMEK KİTABI YAYINLANMIŞTIR.
Prof. Dr. Süleyman PAMPAL, Dr. Bülent ÖZMEN
Bu kitap, 17 Ağustos 1999 Marmara Depreminin 10. yılında kaybettiklerimizin anısına ithaf edilmiştir. Marmara depremi, toplum olarak deprem konusunda ne kadar unutkan olduğumuzu ve yaşadıklarımızdan, başkalarının yaşadıklarından ders almak konusunda ne kadar başarısız olduğumuzu çok acı bir şekilde hatırlatmıştır. Sanki hiç beklenmeyen bir anda gerçekleşen bilinmedik bir olaymış gibi, can ve mal kayıplarını tüm ülkenin sırtına yükleyerek; “yeter artık, ülkemiz deprem tehlikesi altında, siz deprem riski altındasınız, her şeyiniz yüksek risk altında, uyanın ve yapmanız gerekenleri yapın!…” demiştir. Yaraların kısmen sarılmasını izleyen yıllarda bizim yine unutmaya ve uyutmaya başladığımız deprem gerçeğini hatırlatmak üzere pusuda beklemektedir. Yine, yakında uyarı görevini yapacak; doğal bir olayın insanlar tarafından nasılda afete dönüştürüldüğünü yüzümüze çarpacak, gözümüze sokacaktır. Depremlerin neden, nerede oluştuğunu, nasıl zarar verdiğini bilmekteyiz. Yer kabuğunun doğal devinimini doğru anlayamaz ve doğaya meydan okumaya kalkışırsak uğradığımız yenilginin boyutları gelecek kuşakları bile etkileyecek mertebelere ulaşacaktır. Bundan kaçış yoktur.
Kitapta depremler bütün boyutlarıyla ele alınarak herkesin anlayabileceği basitlikte açıklanmaya çalışılmıştır. Depremlerin oluşumu, Dünya’da ve Türkiye’de önemli depremler, Depremlerin önceden tahmini, Türkiye’nin depremselliği, Ülkemizde tarihsel ve aletsel dönemde meydana gelmiş ve hasara neden olmuş depremler, İl il Türkiye’nin deprem tehlikesi, Türkiye’nin deprem kayıt ağları, Deprem öncesi, sırası ve sonrasında yapılması gerekenler, Afet yönetimi ve Türkiye’nin Afet Yönetimi Sistemi gibi konular olabildiğince ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır. Ayrıca kitabın ekinde verilen CD ile binanın yapım tarihini girerek hangi yönetmeliğe göre yapılmış olması gerektiği, yerleşim biriminin adını yazarak 1945, 1947, 1963, 1972 ve 1996 tarihli resmi deprem bölgeleri haritalarında hangi bölgeye düştüğünü bulma, il il deprem bölgeleri ve fay haritalarını inceleme, deprem terimleri sözlüğünde kelime arama, deprem ile ilgili herkese faydalı olabilecek birçok bilgiye ulaşma, 1996, 1972, 1963, 1947 ve 1945 tarihli deprem bölgeleri haritaları ve Türkiye Diri fay haritasını kitabın ekinde verilen büyük boy harita üzerinde görme gibi bir çok bilgiye ulaşma mümkün hale getirilmiştir.
Coğrafi Bilgi Sistemi ile Deprem Bölgelerinin İncelenmesi
Bülent ÖZMEN, Murat NURLU, Hüseyin GÜLER, 1997, , Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Ankara
ÖNSÖZ
Bilindiği üzere Türkiye’nin yeni deprem bölgeleri haritası 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yapılara Dair Kanununun 2’nci maddesi gereğince yeniden hazırlanmış ve Bakanlar Kurulu’nun 18 Nisan 1996 gün ve 96/8109 sayılı kararı ile yürürlüğe girmiştir.
Bu haritanın bundan önce hazırlanmış haritalardan en büyük farkı hazırlanış esaslarında olmuştur. Ülkemizin bundan önce hazırlanmış olan deprem haritalarında deprem tehlikesi deterministik yöntemlerle belirlenmiş olmasına rağmen, yeni harita, uluslararası alandaki gelişmelere paralel olarak, olasılık yöntemleri esas alınarak hazırlanmıştır. Başka bir ifade ile ülkemizde bu güne kadar hazırlanan haritalarda deprem tehlikesi hissedilen veya ümit edilen en büyük deprem şiddeti değerlerini, zamana bağlı olmadan vermiş olmalarına karşılık, yeni haritada deprem tehlikesi 50 yıl içerisinde % 90 ihtimalle aşılamayacak deprem yer ivmesi olarak verilmektedir. Harita hazırlama yönteminde yapılan bu önemli değişiklik, doğal olarak deprem tehlike bölgelerinde de önemli değişmelere neden olmuştur. Ayrıca eski haritalarda yer alan tehlikesiz bölge kavramıda yanlış anlamalara yol açtığı için kaldırılmış ve deprem tehlikesi açısından ülkemiz beş bölgeye ayrılmıştır.
Bilindiği üzere tüm dünyada deprem tehlikesini belirleyen deprem haritaları ile bu bölgelerde yapılacak yapıların esaslarını belirleyen deprem yönetmelikleri birbirlerini tamamlayan ve biri olmadığı zaman diğerinin pratik anlamı olmayan belgelerdir. Deprem haritasına paralel olarak hazırlanan yeni deprem yönetmeliğinde ise 5’inci derecedeki deprem bölgelerinde yapılacak yapılarda depreme karşı özel emniyet alınmasına gerek görülmemiştir. Yoksa bu bölgeler depremlerin hiç olmadığı veya olmayacağı bölgeler değildir. Deprem bölgeleri haritasında yapılan bu önemli değişiklik sonrasında ülke genelindeki envanter bilgileri de değişmiştir.
İşte Deprem Araştırma Dairemiz’ce “Coğrafi Bilgi Sistemi” yazılımları kullanılarak hazırlanan bu çalışma ülkedeki deprem tehlikesini coğrafi bölge, il, ilçe, belediyeler v.b. gibi ölçeklerde gösteren ve tehlike altındaki değerleri ortaya koyan önemli bir çalışmadır.
Ülke, bölge, il veya ilçe ölçeğinde yatırım planlaması veya fiziksel planlamalar yapan kişi, kurum ve kuruluşlara deprem tehlikesi konusunda genel bilgiler veren bu çalışmanın çok yararlı olacağı düşüncesiyle, bu çalışmayı yapan veya katkıda bulunan arkadaşlarıma teşekkür ederim.
Oktay ERGÜNAY
Genel Müdür
Coğrafi Bilgi Sistemi İle Deprem Bölgelerinin İncelemesi kitabı buradan indirilebilir…..
TÜRKİYE’NİN DEPREM GERÇEĞİ PANELİ KİTABI
SUNUŞ
Ülkemiz jeolojik özellikleri, topoğrafik yapısı ve iklimi nedeniyle doğal afetleri sıkça yaşamaktadır. Doğal afetler neden oldukları can kaybı yanında önemli ekonomik kayıplar da meydana getirmektedirler. Bu konudaki istatistikler incelendiğinde, doğal afetlerin her yıl Türkiye gayri safi milli hasılasının %1’i oranında doğrudan ekonomik kayba yol açtığı görülmektedir. Ancak doğrudan ekonomik kayıpların yanında pazar kaybı, üretim kaybı, işsizlik gibi dolaylı ekonomik kayıplar da göz önünde bulundurulduğunda toplam kaybın gayri safi milli hasılanın %1’inden çok daha fazla olduğu görülmektedir.
Türkiye, yer yüzünün en aktif fay zonları içerisinde bulunan ve her zaman büyük deprem tehlikesi ve riskine maruz olan bir ülkedir. Türkiye deprem bölgeleri haritası esas alındığında ülke topraklarının % 96’sının farklı oranlarda deprem tehlikesine sahip bölgeler içerisinde yer aldığı ve nüfusun % 98’inin bu bölgelerde yaşadığı görülmektedir. Bu bölgelerin % 66’sı 1. ve 2. derece deprem bölgeleri, başka bir deyişle aktif fay zonları içerisindedir. 1900-2009 yılları arasında, Türkiye’de önemli ölçüde can ve mal kayıplarına yol açan üç yüze yakın deprem olmuş ve bu depremler nedeniyle 100,000 kişi hayatını kaybetmiş, 180,000’e yakın kişi yaralanmış ve 600,000 konut yıkılmış veya kullanılamaz hale gelmiştir.
17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 tarihlerinde meydana gelen ve ülkemizi derinden sarsan Marmara ve Düzce depremlerinin onuncu yılının ve 27 Aralık 1939 tarihinde meydana gelen Türkiye Cumhuriyet tarihinin en büyük depremi olan “1939 Erzincan Depremi” nin yetmişinci yıldönümüne denk gelen bu günlerde, ülkemizin deprem açısından durumunu ortaya koymak, yapılması gereken çalışmaları ve çözüm önerilerini tartışmak üzere; Gazi Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi olarak böyle bir panel düzenlenmiştir. Panelde yapılmış olan konuşmalar ve sunuları bir araya getirerek birbirinden değerli konukların Türkiye’nin Deprem Gerçeği üzerine yapmış oldukları görüş ve önerileri kalıcı hale getirmek ve daha fazla insanın yararlanmasını sağlamak amacıyla bu yayın hazırlanmıştır. Emeği geçen herkese ve bütün katılımcılara teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
Prof. Dr. Hüsnü CAN